T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
GAZİANTEP / NİZİP - Şehit Seyit Ahmet Çakır Anadolu İmam Hatip Lisesi

Turizm

Nizip

 
 
Turizm
 
İlçemiz Gaziantep il merkezine 45 km mesafede bulunmaktadır. 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılan ilçenin tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar ilerlemektedir. Türkiye dünya arkeoloji tarihi açısından önem taşıyan ve kazı çalışmaları büyük bir heyacan ile izleyen Belkıs Zeugma antik kenti, Nizip´in 10 km kuzeyinde bulunmaktadır. Birecik Baraj Gölünün tatlı su balıkları ile mavi suları, antik kentin kıyılarını örtmektedir. Ayrıca merkezinde bulunan Bizans Dönemine ait Nizip Fevkani Kilisesi ziyaretçilerin ilgisini çekmiştir.Nizip çayı kıyısında bulunan Karpuzatan piknik alanı tabiatla buluşup, nefes almak isteyenler için ideal mekanlar sunulmaktadır.

Zeugma

Belkıs/Zeugma Antik Kenti , Gaziantep ili, Nizip İlçesi , Belkıs Köyü sınırları içerisinde Fırat Nehri´nin kıyısında yer alır. Yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olan Belkıs/Zeugma Antik Kenti; Fırat´ın geçilebilir en sığ yerinde olması, askeri ve ticari bakımdan çok stratejik bir bölge olması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuştur. 80 bin nüfusu ile döneminin en büyük kentlerinden biri olan Belkıs/Zeugma , tarihin değişik dönemlerinde değişik isimlerle anılmıştır.

Büyük İskender’in generallerinden ve daha sonra Suriye Kralı da olan Selevkos Nikator kendi adıyla, Fırat nehrinin adını birleştirerek M.Ö.300 yılında burada Selevkos Euphrates ( Fırat’ın Silifkesi ) adında bir kent kurar. Daha sonraları M.Ö.1.yy.’da kent Roma hakimiyetine girer .Bu hakimiyet değişikliğiyle birlikte kentin adı da değişerek köprü, geçit anlamına gelen ve bütün dünyada bilinen şekliyle “ Zeugma” adını alır. Roma İmparatorluğu’nun 4.Skitia Lejyon Garnizonu’nun burada konuşlandırılması ve ticaret sebebiyle kısa zamanda 80 bin nüfusa ulaşan Zeugma’da Fırat manzaralı yamaçlara villalar inşa edilir. 80 bin kişilik nüfus Zeugma’yı dünyanın en büyük kentlerinden biri haline getirir. Örneklemek gerekirse Zeugma , komşusu sayılan Antakya (Antiokheia) ile Mısır’daki İskenderiye’den ( Aleksandreia) ‘dan daha küçük, Atina (Athena) ile aynı büyüklükteydi. Pompei ve şimdi dev bir metropol olan Londra (Londinum) ‘dan ise birkaç kat büyüklükteydi.

Ünlü coğrafyacı Strabon da Zeugma’dan bahsetmektedir. Hellenistik dönemde Selevkos Nikator zamanında Zeugma’da önemli imar faaliyetleri yapıldığı bilinmektedir. Kentteki Akropolün üzerine kader tanrıçası Thyke’nin bir tapınağı yapılmıştır. Bu tapınak halen toprak altındadır. Zeugma Antik Kenti kendi şehir sikkesi de basmış Roma Kentlerinden biridir. Sikkeler üzerine bir tarafına Thyke tapınağı , diğer tarafına da güçlülüğü simgeleyen Roma Kartalı motifi basılmıştır.

Büyük İskender in komutanlarından Seleukos imparatorluğunun kurucusu Seleukos I.Nikator (M.Ö 312-281) Fırat ın doğu yakasında Pers asıllı karısı Apama için Apameia am Euphrat (Keskince/Tilmusa) batı yakasında ise kendi adına Seleukeia am Euphrat (Fırat üzerindeki Seleukeia) adlı iki tane kent kurmuştur. Daha sonra Zeugma adını alan batıdaki yerleşme; Kommagene Krallığının dört önemli kentinden birisi olmuş ve konumundan dolayı hızla gelişmiştir. Roma hâkimiyetine giren bölge Anadolu kökenli askerlerden oluştuğu için, 4. skitia lejyonu adını alan askeri garnizonun burada konumlanması Zeugma nın önemini daha da artırmıştır. İki yüzyıl Roma imparatorluğunun en üst düzey yönetici ve subaylarına ev sahipliği yapmıştır. Askeri önemi yanında doğu-batı dünyasının önemli merkezleri arasında işlek bir ticaretin geçiş noktası olmuştur . M.S. 2 yüzyılda en görkemli günlerini yaşayan kent, M.S.250 de Sasani hükümdarı I.Şapur un Durayı kuşatıp ele geçirmesinden sonra, 256 yıllarında Zeugma nın da Sasanilerce yakılıp yıkıldığı buluntulardan anlaşılmıştır. M.S. 4.yy da Zeugma geç Roma hakimiyetine girer. M.S.5 - 6 yy erken Roma hâkimiyetine girer. VII.yy İslam akınları sonucu terk edilir. X-XII. yy. da küçük bir islami yerleşme olur. XVI. yy. bugün ki Belkıs köyü kurulur.

Zeugma nın Konumu ve Önemi

Zeugma Antik Kenti, Gaziantep İli Nizip ilçesi,Belkıs Köyü sınırları içersinde,Fırat Nehrinin kıyısında yer alır.Yaklaşık olarak 20 bin dönümlük arazi üzerinde kurulmuştur.Kentin adı Köprübaşı ya da Geçityeri gibi anlamlara gelir.Fıratın geçilebilir en sığ yerinde olması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuştur.80 bin nüfusuyla dönemin en büyük kentlerindendir.

Kazılar

1987 de Belkıs Tepesi nin güneyinde,Gaziantep müzesi tarafından ilk kazı çalışmaları başlatılmıştır.Anakaya ya oyulmuş oda mezar ve önünde yapılan kazıda,kaçakçılardan arta kalan çok sayıda heykel bulunmuştur.1992 de Belkıs Ören Yeri bekçisinin haber vermesi üzerine antik kentin orta bölümündeki Ayvaz Tepesi nin kuzeydoğu yamaçlarında definecilerin açtığı bir tünel bulunmuş.İçerde ise;tabanın figürlü mozaiklerle kaplı olduğu görülmüştür.Böylece başlayan kazılarda bir Roma villası ve sanatsal yönden oldukça değerli taban mozaikleri ortaya çıkartılmıştır.1993 te Avustralya dan David Kennedy nin bir dönem katıldığı kazıda,bir villa terasındaki mozaik döşemede ortadaki panonun içinde yer aldığı anlaşılan biri kadın,diğeri erkek oturan iki figürün dizinden yukarısının kesilerek çalındığı anlaşılmıştır.Daha sonra A.B.D de Menil Collection bulunduğu anlaşılmıştır.Bu parçalar Türkiye ye getirilmiştir. 1995 yılında West Avustralya Üniversitesi nden gelen arkeoloji ekibinin katılımıyla çalışmalar ilk kez uluslar arası düzeye ulaşmıştır.1996-99 yıllarında Fransa nın Nantes Üniversitesi nden Dr.Caterina Abadi Reynal ile Gaziantep Müzesi birlikte çalışmalar yapmıştır.Bu katılımla Belkıs kenti tümüyle ele alınmıştır.2000 yıllarında Birecik baraj gölü altında kalacak Belkıs Mezarlık Üstü mevkiinde Gaziantep Müze Müdürlüğü nün kurtarma kazıları yoğunlaşmıştır.

Heykeller

Belkıs/Zeugma´yı Anadolu´daki pek çok antik kent içinde ön plana çıkaran bir çok özellik bulunuyor. Bu özelliklerden birisi kendine has özellikler taşıyan heykeltraşlık ekolüdür. Belkıs/Zeugma´da ele geçirilen heykeller, kabartmalar ve mezar stellerinde kendini gösteren bu ekole ait pek çok örneği Türkiye´nin ve dünyanın çeşitli müzelerinde görmek mümkün.

Ares (Mars) Heykeli

Zeugmada bulunan bir diğer önemli buluntu da Roma dönemine ait 1,50 m boyunda bronz bir Mars heykeli. Eski Yunan da savaş tanrısı olan Ares in Romalı karşılığı Mars heykelin ilk temizlik bakımını yapan arkeolog Fatma Bulgan a göre Mars Roma da çok önemli bir tanrı. Bereketi ve gücü simgeliyor. Bilindiği gibi Mars savaşçı bir tanrı ve bu kararteriyle kente çok uyuyor. Ayrıca, Fırat kıyısında bereketli topraklar üzerinde kurulmuş bir kent. Bu nedenle Mars ın Zeugma için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Yaklaşık 1800 yıl toprağın altında kalan bronz heykelin üzerini sert bir kalker tabakası kaplamış. Bunun temizlenmesi oldukça güç. Çünkü, eserin özgün bronz yapısını bozmadan ve oksitlenmeyi harekete geçirmeden bu temizlenmeyi yapmak uzmanca, titiz bir çalışmayı gerektirir. Mars heykelinin üzerinde birde yanık izi var. Arkeologlar bunun M.S 252 de Parthlar ın, Zeugma yı ele geçirerek yakıp yıkmasından kalan izler olduğunu düşünüyorlar.

Bullalar

Bulla mühür baskı anlamına geliyor.Zeugma da ortaya çıkarılan bullalar bu alanda dünya rekorunu,Gaziantep e ve Türkiye ye kazandırmıştır.Bu mühür baskılar yüz bini buluyor. Pişmiş topraktan yapılan bullalar,üzerinde taşıdıkları,son derece zengin tasvirler ile Zeugma nın diğer antik kentlerle olan ilişkilerini,dönemin ekonomik,sosyal ve dini hayatı üzerine bilgiler edinmemizi sağlar.
 
Freskler

Zeugma Freskleri,süzülmüş kireçli,ince kum katkılı ıslak ve kuru sıva üzerine üçgen,baklava dilimi gibi bezekler tavus kuşu,kelaynak kuşu,mitolojik figürler ile çiçek desenlidir.2000 yılı Zeugma A bölgesi kurtarma kazılarında mozaik,heykel ve binlerce buluntuyla,Poseidon ve Euphrates vilalarının duvarlarında yaklaşık 120 metrekare ebatında fresk(duvar resmi) de bulunmuştur.Burda bulunan freskler,genel olarak kuru sıva üzerine yapılmasına karşın az sayıda,yaş sıva üzerine de yapılmış örnekleri de vardır. Dönemin inancını yansıtan konuların dışında hayvan figürleri de işlenmiştir.Bu Figürler geometrik ve bitkisel figürlerle süslenmiştir.Üst üste yapılan fresklerde görülen figür ve motifler şunlardır:
I.kat fresklerde;üçgen,baklava dilimi,daire ve benzeri geometrik motifler.
II.kat fresklerde;mitolojik insan,hayvan figürleri,bitkisel bezemeler,içki kabı,mimari motifler.
III.kat fresklerde;bitkisel motifler ve yazı görülmektedir.
IV.kat fresklerde;tek katlı krem rengi boya.

İkiz Roma Villası

M.S.256 da Sasani saldırılarıyla yıkılarak 3 mt.kalınlığında yangın molozunun altında kalması,definecilerin yağma ve tahribinden korumuştur.1999 yılında Zeugma müzesinde Arkeolog Mehmet Önal ın sorumluluğunda yapılan kurtarma çalışmalarında ortaya çıkmıştır.Kazısı yapılan ikiz villalarda toplam 17 tavan mozaiği ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan dördü geometrik,diğerleri mitolojik konuludur.Villaların oda duvarları çok renkli fresklerle süslenmiştir.Temmuz 2000 de bu villalar su altında kalmıştır.

Ayvaztepesi Roma Villası

Ayvaztepesi nin kuzeydoğu yamaçlarında 1992 yılında bulunmuştur.M.S.I.yy. da yapılmış 8 sütunlu bir atriumu çevreleyen galeriler ve galeriler gerisindeki odalardan oluşmaktadır. Galerilerden güneydeki daha geniş tutulmuştur.Villadaki kaya odasının tabanı geometrik,galerinin tabanı ise;insan figürlü mozaiklerle kaplıdır.Figürlü kompozisyonda, Dionysos ile Ariadne nin düğünü anlatılmaktadır.

Rumkale

Gaziantep merkezinin 62 km. kuzeydoğusunda, merzimen çayının Fırat Nehri´ne döküldüğü yerde dik kayalar üzerindedir. Rumkale´nin adı önceleri Hromgla iken bozularak Rum kale denilmiştir. Fırat ve Merzimen´in kıyılarından itibaren dimdik yükselen yamaçlarda, bir diş sur ve kompleks odalardan oluşan kapı girişi ile içeri girilmektedir. Ayaktaki mimari kalıntılar Geç Roma ve Ortaçağ karekteri taşımaktadır. Bunların en ilginci, geniş ve silindirik ve havalandırma kuyusu ile bu kuyunun kenarından helozonik bil yolla aşağı giden ve Firat seviyesinin altına kadar inen kuyudur. Hz. İsa´nın havarilerinden Yohannes´in burada bir süreac inzivaya çekilerek, Yohannes (yohenna) İncil´inin müsvettelerini kopya ve sakladığı yerdir

Daha sonra bulunan kopyaların Beyrut´a götürüldüğü söylenmektedir. 11. yüzyılda Urfa Haclı Kontluğu döneminde Hromgla´nın önemli bir merkez olduğu bilinmektir. Kale-kent, 12. yüzyıl sonlarında Memlukların eline geçmiş ve önceleri Kal-at ar Rum, daha sonra ise, kal- at El Müslimin adını almıştır. Mercidadık Savaşı´ndan sonra, Osmanlıların eline geçen Rumkale, Halep eyaletinin Birecik sancağına bağlı bir kaza haline getirilmeştir. Rumkale´de halen ortaçağ ve Türk-islam dönemine ait bazı yapılar ile harap vaziyette bir de mescit bulunmaktadır. 18. Yüzyılda, Rumkale´yi ziyaret eden Richart Pococke, tepe üzerinde birkaç görkemli bina ile Gotit tarzda küçük ama çok güzel bir kilisenin olduğundan söz etmektedir Samsat ile Rumkale arasındaki Fırat vadisinde çok sayıda kayadan oyulmuş mekanlar bulunmaktadır. Bunların birçoğunun araları geçitlerde birleştirilerek, özellikle Haçlı seferleri sırasında, Fırat boylarını koruma amacıyla, savunma mekânları haline getirilmiştir. Hıristiyanlarca aziz olarak olarak tanınan son patrik Aziz Nernes´in adına yapılmış bir kilise ve mezarına bulunmaktadır. Birecik Barajında su tutulma işlemlerinin tamamlanmasıyla birlikte Rumkale tamamıyla bir yarımada haline gelmiştir

Fevkani Kilisesi

Bugün Fevkani mahallesinde bulunan 542. ada 3. parsel vakıflar Genel Müdürlüğü adına kültür varlığı diye tescil edilmiş olan 476 m. alana sahip binanın yapılış tarihi tam bilinmiyorsa da M.Ö. 350-450 yıllarında yapıldığı rivayet edilmektedir. Kilisenin 1800 yıllarda cami olduğu bilinmektedir. Şu anda kullanılmamaktadır.

Höyükler

Nizip Belkıs Höyükleri

Nizip´in güneyindeki Nizip höyüğüyle Belkıs´taki höyükler genellikle ilk yerleşmelerdir. Belkıs höyüğünde güneye bakılınca Nizip´in hem bugünkü tepe mahallesi hem de Nizip höyüğü görülür. Böylece Taşbaş dahil tüm havali kontrol edebilir.Bu nedenle söz konusu tepelerin, ilk yerleşmeleri oluşturan insanlarca o havalideki olayları izleme, ateş yakarak haberleşme ve tehlike anında işaretleşme gibi özel amaçlarla korunup geliştirildiği bilinmektedir. Nizip´te halk arasınra yaygın bir efsane ye göre, Belkıs höyüğünün altında yatan enmiş her yüzyılda bir kalkar ve "Belkıs´ın çüt demiri altın oldu mu ?" diye bağırırmış. "Olmadı!" diye bir ses duyar bu kez "Olacak olacak" der yeniden kalktığı yere yatarmış.

Horum Höyük

Niziplilerin çardak köyü olarak bildiği ve bugün Birecik Barajının suları altında kalan Höyüklerden biri olan Horum höyükle 1996 da başlayarak Gaziantep Müze müdürlüğü başkanlığı İstanbul, Fransız Anadolu araştırmaları enstitüsün de Cathrine Marro ve Aksel Tibet yönetiminde kurtarma kazıları sürdürüldü. Ne yazık kı Höyük de ve yakın çevresinde yapılan jeomorfolojik incelemeler Amik D-F evrelerine denk düşen bu yerleşmeye ait mimari kalıntıların büyük olasılıkla Fırat suları belirlemek sonraki kuşaklara bir takım mesajlar iletmek yada hazineleri saklamak amacıyla da kurulmuş höyükler vardır. 
Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 18.04.2017 - Güncelleme: 09.11.2017 11:05 - Görüntülenme: 1008
  Beğen | 1  kişi beğendi